16 Temmuz 2014 Çarşamba

BİR DOST


İnsanın kalbindeki kuru dal alsın cennet bahçesi görünür ama herhangi biri dünyaları verse gözüne gelmez.

15 Temmuz 2014 Salı

DOYUMSUZ ARAMA

                  Bir dünyayı aramak istediğim anda kendimi buldum huzurlu bir şekilde yaşar gibi davranmak yerine. Aramak istediğim neydi yada bulduğum bendeki bulmak istediğim miydi? Başkalarının bulmak istediği doyumsuz sevgi, bana karşı güdülen bir savaş mıydı? Bilmiyorum. Belki de aradığım şey sevgi, bulduğum ise huzursuzluk , belki de tam tersi bilemiyorum işte
                 
                   İnsan geleceğini nasıl düşünürse, yanlış yapmamayı nasıl isterse ,karar verme anı nasıl zorsa bütün bunların yaşanması da zordur elbet. Yaşayabileceğim yaşanması gerekenlerin teminatıysa yaşanmışlığın hiçliği, kayboluyor demektir.

                    Cümlelerin zor olduğu bu zalim dünyanın içinde bile kelimeleri iğneyle seçmeden önce mikroskopla bakman ve lameldeki gördüğünün ne olduğunu bilmen, bildiğini ise uygulaman gerekirken aynı zamanda düşünmen gerekir, aramak isteyip istemeyeceğini. Peki insan huzuru bu şekilde mi bulur yani arayarak mı? Kaç kalbi incitir? Kaç kalbin ruhuna dokunur? Kaç kalbin beklediği hüzündür? Kalpler arasında giden yolda gurur, yaşam isteğini geride bırakır, kalplerin içinde bir yerde...

                     Sevgiyi aramak istek dışı olursa gurur ne yapabilir ki hüzün hüsranı beklemekten başka. O, bunu da layıkıyla yerine getirdiğini de söylemeden edemeyeceğim. Dünya sonsuz bir çukur aşk gelir bulur adamı ama gurur "Dur " der " Bekle". Neyi beklediğine aldırış etmeden sadece bekle. Peki ya "Ara " deseydi. Gerçekten de huzuru bulabilir mi? Bir arkadaşım huzurlu bir aşkın olmadığını söylemişti. Aşk için acı gerekirmiş. Peki aşk olmadan birini bulursan huzurlu olabilir mi insan? İşte asıl soru bu...