19 Mart 1983 Cumartesi

GÜÇ EFSANESİ ÜÇLEMESİ- AK MİĞFER 1

BÖLÜM 1
FETHEDİLEMEYEN DİYAR


             Akkule’nin çanları, bütün hışmıyla çalmaya başladı. İki miğfer koruyucusu bütün güçleriyle topuzu çana vuruyorlardı. Daiaguard’tan gelen haberler kötüydü. Ateşdağı’ndan ateşler yükseliyor, Morina Denizi’nde taş gemiler görünüyordu. Gorgon diyarı karanlıktı.

              Hero baş üstatlara emirler vermeye başladı. “Tüccarları çekin, Kara Kapı’yı kapatmaya hazır olun, Aslandibi’ni açın, orduları sur içinde tutun….” Akmiğfer’in arka kapısı olan Şeytan Geçiti’nden akıncılar gönderildi. Kuzgun ülkesindeki her yere akıncılar ve kartallar ordu toplamak için gönderildi. Morina Denizi’nin ikinci gecidi olan aşılmaz Morina Taşları’na, Elfler Diyarında bulunan ve elfleri korumak için gönderilen koruyuculara, orduların toplanma yeri olan ve her zaman en az onbin süvari bulunan Dalya’ya, Kuzgun ülkesinin başkenti olan ve en yüksek yere yapılan Altın Kuzgun’a gönderildi. Doğu’da bulunan fil krallığına bile kartal gönderildi. Kuzgun Krallığı, Ziyana’nın en en görkemli ticaretine sahiptir. Hero, üvey babası olan Ziyana Krallar kralının onu krallıktan attıktan sonra ne güzel inşa etmişti Akmiğferi. Şimdi bu güzel yerleri yok etmek için geliyor, leş yiyen görünmüşler ama Kral Hero hazırlıklı. Akmiğfer’in Akkule’sinde bütün ihtişamıyla duruyor, Hero. Arkasında ise Dalya’dan gelen gorgonlar Şeytan geçidinden geçerek Akmiğferi dolduruyor.

                Doğu’dan gelen haberler güzeldir. Filler derhal yola çıkarılmış ama Doğu Diyarıyla Akmiğfer arası bir haftalık yoldu ve filler yavaş ilerlerler. Fethedilmeyen ticaret merkezi Akmiğfer bir hafta direnebilecek miydi? Akmiğfer’in içinde şimdi yaklaşık yirmi beş bin asker var.

             Ateşdağı askerleri karaya çıkmışlardı.Daiaguard ve ticaret yolları Aslandibi’nin gözetiminde boşaltıldı.Artık her şey surlar arkasında kaldı.Akmiğfer düştükten sonra Elf Ormanı korunmasız,Ziyana Yolu açık olacaktı.Leşyiyicileri’nin amacı insanlığın son birleşmiş krallığı olan Ziyana’yı yok etmekti.Geçmişte olduğu gibi Akmiğfer insanlığı korumaya hazırdı.Önde Karakapı askerleri,arkada okçu ve mancınık güçleri,yukarda da Akkule miğferleri hazırdı.Ama Hero’nun asıl gücü bütün orduların toplandığı Akmiğfer’in derinliğinde bulunan mağaradaki süvari kuvvetleriydi.Ve bu kuvvetlerin başında Ziyana yenilmezi Mewtoo vardı.Mighty Gorgon orduları miğferde patlamaya hazırdı.

              Ziyana’ya gönderilen kartallar geri geldi. Ziyana destek göndermeyeceğini bildirmişti. Kral Hero’nun  geri çekilmesini ve bütün masum halkı bırakıp, Ziyana’da savunma yapılmasını emretmişti.Ama Hero bunu yapmayacaktı.Daha önce de krallar kralına karşı gelmişti.Bedeli mirasından alıkonulmasıydı.Olsun yine de bedel ödemeye hazırdı;çünkü halkını bırakmamak için yemin etmişti.Cevap olarak; “Eğer çekilmem isteniyorsa,burası Ziyana  olmaz.Kralım siz Ziyana yakınındaki köyleri koruyun.”demişti.Krallar kralından ses gelmedi.Galiba onun dediği olmuştu.Çünkü Ziyana’daki lejyonlar,Hero’ya sadıktı.Üstelik her sene,Kuzgun’a tecrübeli asker olarak gönderilirlerdi.Sadece güçlünün yanında olan lejyonları zamanında Hero,eline fırsat geçtiğinde hepsini öldürmeliydi.Ama bunu yapmadı,sadece lejyonları kendinde asker yaptı.

         Ateşdağı askerleri, dev gergedanları, Orgları, Troyları ve İntihar askerlerini yanlarında getirmişlerdi. İntihar askerleri bulunduğu yerde patladığı anda bir kilometre çapında ne var ne yoksa yok ederdi. Şimdi o askerler Karakapılara dayandılar, ön hatlarında mancınıkları vardı. Ateşdağı komutanı Witchcage açığa çıktı on beş tane uçanboynuzlarla birlikte gökten süzülerek Daiaguard'tan Akmiğfer'e giden bütün tepeleri yıkmaya başladı. Kuzgun akıncı birlikleri daha önce böyle bir şey görmemişlerdi.

                Aslandibi yerin altında bir sığınak şeklinde yapılmıştı. Gizli orduların geçit yeri Aslandibi ne de derinlerdeydi. İçeride gizli mağara geçitleri vardı. Bu geçitlerin en önemlisi Akmiğfer'e giden tek ve dar karanlık yoldu. Aslandibi'nin kulesi yüksekte olmasına rağmen leşyiyiciler fark etmediler.

                Akmiğfer sözcüsü konuşmaya başladı; "Burası Kuzgun toprağı, Gorgon halkı ve krallar kralı Ziyana'ya aittir. İzinsiz gelenler cezalandırılmaktadır. Uzaklaşın bu son uyarıdır" Elf halkları gizli yaşamayı tercih ettiklerinden dolayı elflerden bahsetmedi.  Witchcage söz bitmeden boynuz darbesiyle sözcü kulesini yıktı ve Hero bakışlar ardından emrini verdi;" Ateş" Önce karakapılardaki okçular, ardından akmiğfer önünde bulunan atıcılar, mancınıklar ve okçular ateşe başladı. Akkule'deki biniciye; "Nefes aldırmayın" diye bağırdı Hero. Akkule miğferleri ok atışlarıla ve akmiğfer üzerindeki mancınıklar ateşe başladı fakat uçan boynuzlar kanatları ve boynuzlarıyla yıkıyorlardı ve durdurmak hiç kolay değildi. Uçan boynuzlar yüksek olmasına rağmen Akkule askerlerini dağıtmaya başlamışlardı. Hero sığınaktan Mewtoo'yu çağırdı. Mewtoo arkasında mızrağı elinde küçük bir kalkan zırhlı bir şekilde gelirken ne de görkemlidir. Hero bir mızrak darbesiyle çoktan haklamıştı bile. Akkule askerleri binicileriyle birlikte içeri çekilmişlerdi.

                Mewtoo Hero'nun yirmi beş korumasından biriydi ve Hero'nun bütün savaşlarında yanındaydı. Shopper ok atışlarıyla Hero'yu korurken Mewtoo baş lejyonla birlikte uçan boynuzlarla savaşıyordu ama ön tarafta bulunan Karakapı düşmek üzereydi. Karakapı Gorgon'u Arathon zor durumdaydı. Orclar ve Ateşdağı leşyiyicileri önemsizdi. Onun için önemli olan gergedanların kapıyı zorlamasıydı. Troyler surun üstüne çıkmışlardı fakat might gorgonlar püskürtmeyi başarıyordu. Hero, Akmiğfer'in ön hatlarına Karakapılara ateş etmesini emretti. Ön hatlar elfler tarafından yetiştirilmiş nişancı okçulardan kuruluydu. Bu Hero'ya elfleri koruduğu için verilen ödüllerden biriydi. Bunların başında Hero'nun korumalarından Shopper geliyordu. Shopper babası insan, annesi elf melez bir askerdi. Elfler, Doğu fillerle yaptığı savaştasoylarının tükendiği zannediliyordu. Doğu filleri, elflerin yaşadığını ve Kuzgun'un koruyuculuğunu üstlendiklerini bilselerdi Altın Kuzgun'u dev filleriyle yıkarlardı. Shopper'ın gücü fark ettirmeden attığı oklardı. Hero, Shopper'a ve Mewtoo'ya Karakapılara yardım etmesini emretti.

                Shopper, Arathon’un yanında Mewtoo sur dışında dışında tek başına savaşıyordu fakat çok kalabalıklardı. Ateşdağı etraftan bir buçuk milyon kişilik bir ordu toplamıştı. Karakapı düşmek üzereydi, başka çare yok. Hero, Arathon’a geri çekilmesini emretti; “Çekilin, geri çekilin onları içerde karşılayın, çabuk onları içeri toplayın” Herşey Witchcage’in istediği gibi oluyordu ama Hero’ya göre daha savaş yeni başlıyor. Akmiğfer yolu uzun ve zordur, aynı zamanda yüksek ve sarptır. Önce Karakapı arkasındaki atıcılar Akmiğfer’e taşındı. Çok değerli ve öldürücülerdir. Arathon orduları Akmiğfer’e götürüyor Shopper da geri çekiliyordu. Mewtoo hayla savaşıyordu, hem de bütün gücüyle Arathon gorgonları kurtalmak için hayatını riske etti. Surun üstündeki bir Troy bir topuz darbesiyle Arathon’un kalkanını kırdı ve leşyiyiciler artık Arathon’un üzerindeydi. Mewtoo leşyiyicileri püskürttü. Arathon’un cesedi Akmiğfer’e gönderildi. Arathon artık Altın Kuzgun Üst zambak mezarlığında kılıncıyla birlikte gömülecekti. Mewtoo gücünü tekrar herkese kanıtladı.

                Karakapı, gergedanlar tarafından tam ele geçirildikten sonra Hero emrini verdi;” Karakapıların temellerini kırın, yıkın Karakapıları” Hero’nun emri üzerile dev Karakapı düşmanın üzerine yıkıldı. İşler tam Hero’nun istediği gibi olmuştu. Ortalık toz duman olurken dev kapı ön saftaki düşmanla birlikte yok oldu. Witchcage sinirlendi.

Amniyus Korsanları Doğu Fillerinin etrafını dolaşıp gelmişlerdi. Doğugür Savaşı’nda Hero’nun yardımıyla Amniyuslular elflerin desteklerine rağmen kaybetmişlerdi ve doğu filleri Amniyusların değil de elflerin peşinden gittikleri için Amniyus Korsanları güçlenmişti. Amniyus Korsanları Akmiğfer Doğu ticaret yoluna saldırarak Hero’yu zor duruma düşürmüştüler birkaç kere. Doğugür Savaşından sonra Hero anlaşmış ve o günden sonra tek geçim kaynakları balıkçılık olmuştu. Şimdi intikam istiyorlardı. Yine de Ateşdağı Amniyus Korsanlarına çok para vermiş olmalıydı. Amniyuslular bedava hiçbir yere gitmezlerdi ve gittiklerinde de istediklerini alırlardı.

Korsanların saldırısı etkisiz kaldı. Çünkü Akmiğfer yolu ziftle çevriliydi ve yavaş ilerleniyordu, fakat sıcak ülkeden gelen Amniyuslar hızlı hareket ederdi. Yavaşlayınca Akmiğfer ön hatlarının oklarıyla etkisiz kaldılar ve kaçışmaya başladılar. Ateşdağı leşyiyicileri tekrar yüklenmeye başladı. Gün boyunca çatışma sürdü, fakat Hero hayla ateşli oklarını kullanmadı, zamanını bekliyordu. Gece olunca Ateşdağı askerleri dev topaçıyla Akmiğfer kapısını kırmaya çalışıyordu. Hero zamanının geldiğine emin olduğu zaman mancınık taşlarını ateşleme emri verdi ve atışlar yapıldı. Ziftli yerler büyük bir gürültüyle patlamaya başladı. Ziftlerin içinde bulunan yanıcı ve patlayıcı maddeler, topraktaki taşlarla birleşince daha büyük hasarlar veriyordu. Dev topaç Shopper’ın atışlarıyla yanmaya başladı. Yine Ateşdağı leşyiyicileri başarısız olmuştu. Witchcage, bunun üzerine toprakla örtülü Ateşdağı leşyiyicilerine ok atarak öne çıkmalarını emretti. Hero dev topacın kalkan olmasını istiyordu.  Mewtoo’yu kapıya gönderdi. Toprak kalkanlarından oluşan bir grup asker kapıya ilerliyordu. Mewtoo tek başına savaşmaya hazır bir gorgondu. Eski bir lejyon ama lejyonluk yeminini bozduktan sonra Ölüme terk edilirken Hero onu yanına almıştı ve onun daha güçlenmesini sağlamıştı. Mewtoo yanardağ lavları arasında çarpışarak almıştı gücünü. Ateşdağı leşyiyicileri Akmiğfer köprüsünü geçerken lejyonlar tarafından dev taşla köprü yıkıldı. Toprak kalkanlılar taşla birlikte Akmiğfer çukuruna düştüler.

Gün ağardığında savaş hayla devam ediyordu. Dev kuleler Akmiğfer’e çıkmış ve içinden Troyler çıkıyordu. Karşılarında Hero ve yirmi beş koruması vardı. Hero kılınç darbeleriyle troyleri püskürtmeye çalışırken akıncılar içeriden mızrak atarak püskürtmeyi başardılar. Akıncılar Ateşdağı’nı karış karış bilirlerdi. Ellerindeki mızrakları en iyi şekilde atan süvari birlikleriydi ve ellerinde de bir tane mızrak olmazdı. Meydan savaşlarında ilk önce onlar savaşırlar ve ticaretin güvenliğini sağlardı. Şimdi Akmiğfer içinde son saflarda savaşmak onları üzüyordu. Dev kulelerden çıkan askerler fazlaydı. Bu yüzden Hero adamlarını Akmiğfer’in içerisine çekti. Akmiğfer içerisine giren geçit dardır. O geçitten geçen ok atışlarıyla can verir. Witchcage yukarıdan mancınıkları teker teker yok ediyordu. Shopper ve ön hattaki okçular kuleleri birbirlerine bağlayarak devirmeyi başardılar, fakat ön hat okçularının sayısı azalmıştı.

Elf koruyucuları Akmiğfer’in doğusunda Elf Diyarı yanındaki Set Tepesi’nin üstünden ok ve mancınık atıyorlardı. Hero’nun son oyunu Set Barajı’nı yıkmaktı. Yıkıldığında sular Akmiğfer’e akacak ve Ateşdağı leşyiyicileri sular altında kalacaktı. Hero bunu daha önce düşünerek Set barajının yönünü Akmiğfer’e çevirmişti ve barajın içine asit maddeleri elfler sayesinde karıştırmıştı. Set Barajı asit dolu bir halde görevini bekliyordu. Koruyucular oklarını atınca Witchcage yönünü baraja doğru çevirdi. Uçan boynuzlar yaklaşan tehlikeden habersizlerdi. Witchcage baraja geldiğinde Hero kartallar sayesinde emrini verdi ve baraj kapakları açıldı. Witchcage’in yanındaki üç uçanboynuz asitten yanmıştı. Witchcage ise zor kurtulmuştu. Sular Akmiğfer’e ilerledi. Ateşdağı leşyiyicileri suyun önünü kpatmak istedilerse de Karakapı yıkıldığı için hiçbir şey yapamadılar. Yaklaşık iki yüz bin ateşdağı askeri asitten kavruldu. Sular, Akmiğfer’in duvarına çarpıp duruldu.

Savaş, asitli sular çekilene kadar duracaktı. Oysa daha Hero gücünün yarısını bile kullanmadığını düşünüyordu. En azından mağaradaki Dalya’dan gelen süvarileri daha kullanmamıştı ve bu ona Doğu Filleri'nin gelmesi için gereken zamanı kazandırmıştı.

                                                                                                  Adnan KÖROĞLU

18 Mart 1983 Cuma

GÜÇ EFSANESİ ÜÇLEMESİ- AK MİĞFER 2

BÖLÜM 2
DERİNLİKLERDEKİ GÜÇ 

               Witchcage tepeden Akmiğfer’in ardındaki Altın Kuzgun’a bakıyordu. İki gün geçmiş ama Akmiğfer’in önü hayla asitli gölle kaplıydı. Amniyus Korsanlarını bir grup Ateşdağı askerleriyle birlikte Morina Taşlarına göndermişti. Taşlardan gelen güzel habere ihtiyacı vardı.

             Morina taşları yüksektir ve her taş bir sığınak için çok uygundur. Denizden gemiler taşların yanına bile yaklaşamazlar ve filikalardan çıkmak zorundadır. Amniyus Korsanları para için adam doğrayan kosanlar, taşları görünce vazgeçtiler ama leş yiyiciler vazgeçemezlerdi.

                Leşyiyiciler karaya çıktıklarında Hero ” İyiki Morina Taşlarınıdan destek gelmedi” diye düşündü. Taşlardaki sınır koruyucuları Hero’nun kendisi çağırmadıkça yerlerini terk etmezlerdi ve Hero ‘kendisi değil kartallarını göndermişti bilgi vermek için. Ateşdağı askerleri ilerlerken birden talar arasından ok atışları gelmeye başladı. Okların geldikleri yerler belli değildi , ama askerler boyunlarından ve koltuk altlarından yani zırhlarının zayıf  noktalarından isabet alıyorlardı. Bir uçan boynuz keşif için geldi ve okların geldiği taşları parçalamaya başladı ama parçaladıkça hiç kimse meydana çıkmıyordu. Mighty Gorgon askerleri çok iyi saklanmışlardı. Uçanboynuz tam taşı kaldırmıştı ki yukarıdan ağlarla örtülü dev taş kütlesi uçanboynuzun üstüne düştü ve dev boynuzunu düştü ağlar kenara düştüğü için kurtulabilmişti. Çığlıklar içinde kaçmaya başladı. Ateşdağı askerleri çok kayıp vermişti ve daha  çok az ilerleye bilmişlerdi. Bu durumda yapacak tek şey geri çekilmeleriydi. Cezalandırılacaklarını biliyorlardı. Buna rağmen korkmuş ve kaçmışlardı.

                Witchcage, Amniyusların kaçtıklarını duyunca çok öfkelendi. İnsanlarla işi bittikten sonra korsanlara saldırmaya karar verdi. Tüm dünyayı Ateşdağı’na sunmak istiyordu ama ilk önce Kuzgun Ülkesi’ni ele geçirmeliydi. Hero’yu Ateşdağına sunmaya ant içmişti.  Oysa şimdiye kadar sadece Daiaguard’ı alabilmişti. Bu düşüncelerde sinirlenip uçanboynuzun bir kanat darbesiyle geriye gelen leşyiyicileri asitli göle attı.

                Akmiğfer casusların mekanıdır. Doğu’da ve Batı’da en fazla casusun barındığı yerdir. Hemen hemen her ülkeden casus vardır, ticaretin merkezinde. Hero, buraya sadece savaş zamanında geldiği için casusları tespit edemez ve tespit edilenler zaten çoktan kaçmışlardır. Witchcage casuslarından haber beklemeye ve Akmiğfer’i içerden fethetmeye karar verdi. Bu arada casuslar ona daha önce Aslandibi diye bir yerden bahsetmişlerdi. Akmiğfer’e gizli bir geçiti olan bir yer. Askerleri Akmiğfer’le Daiaguard arasındaki çölün neredeyse yarısını kaplıyorlardı Witchcage’nin kampları her yerdeydi ama Aslandibi diye bir yer yoktu. Uçanboynuzlar Set Tepesi’nin ardına kadar her yere bakıyorlardı.
  
                Sonunda iyi bir haber. Sonunda beklediği haber casuslardan gelmişti.  Casuslar mağaraya benzer bir yere birilerinin girdiklerini görmüşlerdi. Bunlar Aslandibi’ne erzak gönderenlerdi bu da Akmiğfer’e başka bir giriş olduğunu doğruluyordu. Ardından bir kartal gözüne çarptı, dev kanatları  olan bir kartal. Gorgonların kartallar sayesinde haberleştiklerini biliyordu. Kartalın çıktığı yere baktı. Kartalın çıktığı yere baktı ve tek küçük bir kule gördü. Kulenin ucunda bir kuzgun heykeli vardı. Yanlarında uzanan dev borozan. Artık orasının Aslandibi’nin olduğuna emin oldu. İyice etrafına baktığında dev mağara oyuğu bir duvarla örtülüydü sanki. Mağaranın etrafı bir aslan yeğesine benziyordu. Ateşdağı leşyiyicilerinin yeni hedefi belli olmuştu. Hemen casuslara mağaradan kim çıkarsa öldürmeleri mesajını yolladı ve Aslandibi’ne gelen bütün kartalları öldürmeye başladı artık Aslandibi’nin Akmiğfer’e olan bağlantısını kesmişti.

                Mağaranın içi karanlık ve alçaktı. Bu yüzden uçarak mağaraya girmenin imkanı yoktu. Aslandibi kule sözcüsü geldiklerini görünce kartalları uçurmaya başladı ama uçurulan kartallar Witchcage tarafından öldürülüyorlardı. Dev borozanı öttürmekten başka çaresi yoktu. Ateşdağı askerlerinin ayak sesleri yerleri inleterek ilerliyor dev borozan hiç durmadan ötüyordu. Bu gürültüyle sanki mağara çökecekmiş gibi toz parçaları Mighty Gorgonların üstüne düşüyordu.

                Aslandibi baş üstadı Altın gelen leşyiyicilere baktı. Akmiğfer’den kartal gelmediğini anlamıştı ve az önce Akmiğfer’den kartal gelmediğini anlamıştı ve az önce Akmiğfer’e giden karanlık ve tek geçitli yola bir akıncı göndermişti. Emirleri bekliyordu ama Aslandibi’ni onlara bırakacak hali yoktu. Okçuları duvarın arkasına aldı. Mızrakçıları öne çıkardı. Mancınık atışlarına karşı ordusunu dağınık tutuyordu. Yaklaşık beş yüz kadar ordusu vardı.Aslandibi’nde fazla Gorgon yoktu. Tüccarlar, kaşifler, gezginciler çoğunluktaydı. Şimdi sıra Hero’daydı.   

                Hero, Akkule’den dumanlar yükselen Aslandibi’ne bakıyordu. Gönderdiği kartallar gelmemişti. Üstelik Karanlık Mağara’nın çıkışında bir akıncı ölü bulunmuştu. Dumanları görünce Witchcage’nin Aslandibi’ni bulduğuna ve bunu da Witchcage’nin casuslarının yaptığına emin oldu. Akmiğfer’de casuslar olduğunu biliyordu. Zaten Akmiğfer’de herkese güvenmiyordu. Geç kalmıştı ve Aslandibi’ne bir mesaj göndermeliydi. Hava akımından gizli ve hızlıca Aslandibi’ne giden bir mesaj kuyusu vardı; fakat bu mesaj kuyusundan mesaj geçince kendini kapatıyor, gömülüyordu, yani tek mesaj hakkı vardı. Mesajda: “Şafağa kadar bekleyin. Şafakta karanlığa bakın” yazmıştı. Şifreli mesajda sabaha kadar direnmelerini sabah karanlık mağaradan Akmiğfer’e çekilmelerini emretmişti. Hero yirmi beş korumasıyla birlikte karanlık mağaradan geçerek yola çıktı. Daha önce bu yolu kullanmamıştı. Gorgonlar yaparken bile buranın yapımına Mewtoo karşı çıkmıştı.” Derinliklerde bir güç var” diyordu. Akmiğfer’in yeraltındaki derinliklerinde ne olabilirdi. İçi ürperiyordu, Hero’nun. Bu his Mewtoo’yla ilgiliydi, çünkü Hero’yla birlikte her yere giden, her yerde savaşan Mewtoo gelmemişti, bu sefer. Karanlık Mağara’yı Aslandibi’nin Akmiğfer’e bağlandığı yer olarak görmemişti, hiç. Daiaguard’tan kaçanları ve tüccarları bir tehlike olunca Aslandibi’nde tutardı. Tehlike geçince serbest bırakırdı. Bu yüzden derinliklerdeki dibte kurmuştu ama bu sefer Aslandibi’ni keşfetmişlerdi. Ordaki masum halkı kurtarmak için bir şey yapmalıydı ama yanındaki koruyucularla değil, başka bir şey

                Altın niye sadece mancınıkları yakıp ateş ediyorlar, niye saldırmıyorlar diye merak ediyordu. Atışlarının çoğu mağara duvarına çarpıyor fazla hasar vermiyordu. Üstelik surlar alçaktı rahatça saldırabilirlerdi. “Bizim Karanlık Mağara’ya doğru kaçmamızı bekliyorlar” diye düşündü bir an.  Mağara dardı, savaşamayacak olanları çoktan göndermişti. Üstelik Ateşdağı askerlerinin ön saftaki askerleri daha önce hiç görmemişti.” Keşke menzile girseler de nasıl öldüklerini seyretsem” diye düşündü. Oysa ön safta bulunan intihar askerleriydi. Surun bir kısmı yıkıldı ve dev bir taş içeri girdi. Artık neyi beklediklerini biliyordu, Altın. Çünkü içeri giren kütle taş değildi ve içinden intihar askerleri çıkıyorlardı. Çıktıkları an bir yere çarpıyor ve patlıyorlardı. Biran da çok fazla kayıp vermişti gorgonlar. Onları yaklaştırmadan öldürmek gerekiyordu. Tam askerler bitti derken bir kütle daha geliyordu . Mancınıklar arka arkaya kütleleri gönderiyorlardı. Altın Askerleri dar kapıya çekti; mızrakları, okçuları, süvarileri…. Suru bırakmıştı artık. Dar kapı önüne barikatlar kurmaya başladı. Bu arada da okçular intihar askerlerini vuruyorlardı. Yukarıdan bir uçanboynuz göründü. Uçanboynuz dar kapıyı parçalayarak içeri girdi. Uçanboynuzdan bir süvari yere indi. Bu Witchcage’ti. Elinde orak, kafasında adına yakışır bir başlık ve pelerini dahil her yeri metallerle kaplıydı. Pelerini, Ateşdağı alevinden dövülmüş ve bir kalakn gibi kullanıyordu pelerini. Ateşdağı, emirlerini yerine getirmek için biçilmiş kaftanı seçmişti.

                Witchcage, Mighty Gorgon askerlerini orakıyla biçiyor, kalkanıyla savuşturuyordu. Altın, her yeri zırhlarla kaplı atına bindi. Elinde mızrak uzaktan Witchcage ‘e saldırmaya başladı. Altın saldırırken arka taraftan gorgonların özel atıcıları güçlü demir mızrağı fırlattı ve Witchcage’i uzaklaştırdı ama Witchcage savaşırken Ateşdağı leşyiyicileri yaklaştı ve dar kapıdan geçmeye başladı. Altın’ın artık yapacak fazla bir şeyi kalmamıştı. Dev borozanı bir kez daha üflemeye karar verdi. Herkesi Karanlık Mağara’ya gönderdi. Sadece kendi isteğiyle kalan Mighty Gorgonlar kalmıştı.  Aslandibi’ni terk edemezdi. Askerlerinin Karanlık Mağara’da ilerlemesi için zaman kazanmalıydı. Şafak olmuştu. Hero’dan aldığı emir onları Aslandibi’ne çekmek yönündeydi ama Altın savaşmayı tercih etti. Atına bindi. Mağaranın içi dardı ama dar olmasına rağmen atıyla çok rahat hareket ediyordu. Altın emrini verdi: “Artık insafsız olun, her yere saldırın, gazap için, Kuzgun için kızıl şafağa kadar sürün atları” Diğer Mighty Gorgonlar leşyiyicilere saldırırken kendi Witchcage’e doğru sürdü atını. Altın, mızrağını tam Witchcage tam batıracaktı ki sırtını döndü ve kalkanıyla Altın’nın mızrağını parçaladı. Orağıyla Altın’ı yere düşürdü., fakat Altın ‘a fazla bir şey olmadı. Çünkü Altın ‘ın zırhı Elf Diyarı’ndan gelmişti. Elf Diyarı Kuzgun’daki her baş üstat için bir zırh göndermişti.  Altın, yere düştükten sonra atına “Git Kızıl Eğer, koş şafağa koş” diye bağırdı. Uçanboynuz tam Altın’ın atına saldırıyordu ki Altın Witchcage’ten uzaklaşarak uçanboynuzu alttan bir kılınç darbesiyle yere düşürdü. Ateşdağı askerleri bu arada Mighty Gorgonları öldürmüşlerdi. Şimdi Altın tek kalmıştı ama kaçacak hali yoktu ve böyle bir savaşçı tek başına kalamazdı. Tam Witchcage orağıyla Altın’a vurmuştu ki dev borozan tekrar çaldı. Hero gelmişti. Arkadan Shopper ‘ın ok atışları … Hero ve yirmi beş koruması Ateşdağı askerleri arasına daldılar. Akıncı lideri mızrak atarak Witchcage ‘i uzaklaştırmaya çalışırken Altın’ı aldıÇok geçti Withcage çoktan orağını Altın’a batırmıştı. Hero askerleriyle geri çekilmeye başladı. Arkalarında da leşyiyiciler . Witchcage mağara ya doğru şöyle bi baktı. Bu o mağaraydı, Karanlık Mağara . Peşlerinden gidemedi ama bütün askerlere girmelerini söyledi.

                Hero, köprüde ilerlemeye başladı. Arkalarında da Ateşdağı askerleri çok hızlılardı. Her şey plana uygun ilerliyordu. Yanındaki koruyuculardan olan danışmana: “Emrimle başla” dedi. Arkasına baktı, yolu yarılamıştı ve nerdeyse askerler yetişiyorlardı. Ateşdağı, özellikle bu askerleri hızlarından dolayı seçmişti.  Altın’a baktı. Kendinde değildi. Çok cesurca savaşmıştı. O borcunu ödemişti, sıra Hero ‘daydı. Onun yıllarca koruduğu Aslandibi’ni yok etmek üzereydi.” Daha güzelini inşa edecem ve orayı tekrar alacam söz veriyorum. “ dedi. Akmiğfer’e baya yaklaşmışlardı.“Şimdi” diye bağırdı. Danışman yukarı doğru ateşli oku fırlattı. Mağara yanlarından çıkan okçular, ateşli oklar atmaya başladı ve tepeden taşlar düşmaye başladı. Dev taşlar köprüye düşüyor, köprüyü parçalıyordu. Ateşdağı askerleri, Akmiğfer’in yeraltındaki düşmeye başladı. Aslandibi’nden patlama sesleri gelmeye başladı. Aslandibi’ne giderken bütün planlarını yapmıştı ve bu yüzden gecikmişti. Şimdi daha hızlı ilerlemelilerdi. Köprü yıkılmaya başladı. Kenardaki okçular kurtulan askerleri öldürüyorlardı. Mağaranın kenarları farklı bir yolla ilerleniyordu. Akmiğfer’in ışığı göründü. Sonunda fakat arkaya baktığında bir ışık daha gördü. “Acaba Ateşdağı askerleri mi?” diye düşündü. Yoksa Mewtoo’nun korktuğu mu oluyordu? Ancak Akmiğfer’e girdiklerinde bakabilmişlerdi.  Gölgeler vardı. Taş sesleri hayla geliyordu. Sanki gölgeler dans ediyordu. Birden içi ürperdi. Bu gölgeler sanki ruhlardı ve Mewtoo daha önce onlarla savaşmıştı.  Derinliklerde dans eden ruhlar sanki ölümle besleniyor, ölümle mutlu oluyorlardı. “Bugün yeterince beslendiler. “ diye düşündü. Danışmana herkesin gelip gelmediğini sordu. Mağara okçularının hiçbiri geri dönmemişti. Mağara derinliklerinin artık yüzeye çıkmaya çalıştığını hissetti.
               
                Hero Altın’ın yanına gittiğinde çok geçti Altın’ın yarası çok kötüydü. Altın’a Aslandibi’ni geri alacağına bir kez daha söz verdi. Altın, Akmiğfer Üst Mezarlığı’na gönderildi. Hero, baş üstatlarını kaybetmekten nefret ediyordu. Arathon’un üzüntüsü hayla tazeyken, Altın….
                                                                                                                 Adnan KÖROĞLU

17 Mart 1983 Perşembe

GÜÇ EFSANESİ ÜÇLEMESİ- AK MİĞFER 3

BÖLÜM 3
DİYARIN YIPRANIŞI


            Şeytan Geçitinden, Ziyanadan gelen lejyonlar geçiyordu. Akmiğferde sadece askerler kalmıştı artık, köylüler ve tüccarlar Altın Kuzguna gönderildi. Ülkeyi terk edenler ise Ziyanaya gidiyordu. Ziyana destek göndermeyi reddetmişti ama ünlü lejyonlar eski lejyon Heroyu yalnız bırakamazlardı. Üstelik eski zamanda lejyonların isyan çıkarmasını Hero engellemişti ve lejyon gönderme anlaşmasını o zaman yapmıştı. O zamanlar Hero lejyon liderliğinden yeni ayrılmıştı ve kral lejyonların istediklerini yapmıyordu. Hero lejyonlara "Krallığıma geldiğinizde karşılanmayan istekleriniz yerinize getirilecek ama siz de benim isteklerimi yerinize getireceksiniz. " demişti. Oysa şimdi Ziyana, lejyon gönderme antlaşması yapmasına rağmen destek göndermiyordu. Lejyon lideri, Kılınç Ustası Algren Heroya bağımlılık yemini etti ve Ziyanadaki tüm lejyonları getirdiğini söyledi. Çift at arabalı lejyonları bile, bunlar Ziyananın özel askerleriydi. At arabalarının yanlarında biçici makaslar vardı ve arabanın üstünde okçular vardı. Ziyanada kralın koruyucuları ve kralın öz oğlu Baloremin dev ordusu vardı sadece.

           Hero, Dalyadan sürekli gelen süvarileri Algrenin emrine verdi. Asitli göl neredeyse bataklığa dönüşmüştü. "Yakında ateşdağı askerleri gelir." diye düşündü Hero. Üstelik Aslandibini Heronu yıkması onları sinirlendirmişti. Gerçi Aslandibi Savaşından sonra etrafta uçanboynuz görmüyordu. En son iki gün önce gelen iki Doğu filleri gemisini yıktıklarını duymuştu. Anlaşılan destek gelmesine engel olmaya çalışıyorlardı ama Hero Doğu fillerine Morina Denizinden direk gelmemelerini Amniyus Korsanlarının bölgelerinden gitmelerini ve Morina Taşlarından gelmelerini söylemişti. Amniyus Korsanlarının bölgesi hem tehlikeli hem de uzundu. Bu yüzden bazı Doğu filleri direk gelmeyi tercih etmişlerdi. Bu batan gemiler muhtemelen bunlardı ama hem Amniyus Korsanları artık zararsız hem de asitli gölden dolayı Akmiğfere gelmek için yeterince zaman vardı.

            Hero havaya doğru baktığında kartallardan haber geldiğini gördü. Hero için bir iyi bir de kötü haber vardı. Bunlar, Doğu fillerinin Morina Taşlarından geçtiği ve artık bataklık kurumuş, leşyiyiciler boş durmamış, yaklaşmaya başlamış olmalarıydı. Hero daha önce Karakapılarının olduğu gecide patlayıcılar yerleştirmişti ve hemen patlayıcı ustalarına Akmiğfer surlarına da patlayıcı yerleştirmelerini emretti.Ustalar buna çok şaşırmışlardı.Aralarında konuşmaya başladılar Hero yoksa kendi surlarını mı yıkacaklardı ama emir emirde yapmak zorundalardı. Hem daha önce bu ustalar Heronun çok işine yaramışlardı... Karakapıyı düşmanın üstüne düşüren, Baraj kapaklarını patlatan ve Aslandibini yerle bir eden bu ustalardı. Şimdi yine çok zor görev düşmekteydi. Akmiğfer surlarını hiç kimseye zarar vermeden yıkmak.

             Ateşdağı askerleri yavaş yavaş yaklaşıyordu ama Witchcage ve uçanboynuzlar görünmüyordu. "Patlamada Witchcage öldü mü acaba" diye düşündü, Hero ve akıncıların tamamını dışarı çıkardı, yaklaşan askerlere saldırmalarını emretti. Akıncılar, güçlü Mighty Gorgon askerleri, Heroya sadık askerler, Ateşdağına doğru ilerlemeye başladılar. Leşyiyiciler ok atışlarıyla uzaklaştırmaya çalışıyordu, bazıları da yere düşüyordu. Gorgonlar tam çarpışacakken oval halinde leşyiyicilerin etrafında dönmeye başladı. Bu akıncıların özel oyalama dairesel taktiğiydi. Leşyiyicilerinin etrafında dönerek cirit atıyorlardı ve korkusuzlardı. Ateşdağı askerleri Akmiğferde, Morina Taşlarında ve Aslandibinde çok fazla kan kaybetselerde yine de Akmiğferin on katı kadar askeri vardı. Ateşdağı askerleri akıncıların etrafını sarmaya başladılar ve askerlerin arasından dev gergedanlar ortaya çıktı. Akıncılara saldırmaya başlayan bu gergedanlar çok güçlülerdi. Oysa akıncılar Kuzgun Ülkesinin en hızlı süvarileriydi. Akıncı üstadı Ortad geri çekilme emri verdi. "Bu kadar yeter" diye düşündü ama  gergedanlar, hızlı akıncılardan bile aha hızlıydı. Ne olduğunu bile anlamadan iki akıncının atını parçalamış saldırmaya devam ediyorlardı. Bir gergedanın üstündeki şövalye elindeki orakla gorgon askerlerini biçiyordu. Şovalye saldırıya başladığında Ateşdağı süvarileri de saldırıya başladılar. Geri çekilmeye başladı, akıncılar. Hero istediğini elde etmişti... hem planını uygulamak için zaman kazanmış hem de Ortadının geri çekilmesi sayesinde Ateşdağı süvarilerini diğerlerinden ayırarak ordusunu bölmüştü. Ortad bir avcıydı ama şimdi av olmak üzereydi. Peşinde bir şövalye ve onun acımasız hızlı gergedanı vardı. Şimdi şovalyeyi daha yakından görebiliyordu. " Bu Witchcage " diye mırıldandı, sinirli bir şekilde. Üstat zikzaklar çizerek gergedanın boynuzundan kaçıyor aynı zamanda gergedanı diğer akıncılardan uzak tutuyordu. Ateşdağı süvarileri nasıl olsa akıncılardan hızlı değillerdi. Şimdi bütün gergedanları üzerine çekmişti, Akmiğferden uzaklaşıyordu. Biraz zikzaklarla Witchcageki oyaladıktan sonra savaşmaya karar verdi. Ortadın taktiğinden dolayı diğer gergedanlar uzakta kalmışlardı. Akıncı lideri mızrağını Witchcagee doğru fırlattı. Witchcage peleriniyle mızrağı parçaladı ve bir boynuz darbesiyle yere düşürdü. Ortad düşerken Akmiğferden gelen birini gördü ve gelen kişi gergedanları mızraklarıyla avlayarak geliyordu. " Mewtoo" diye bağırdı. Hero üstatlarını artık kaybetmek istemiyor olacak ki Mewtooyu göndermişti. Mewtoonun arkasından gelen Shopper oklarıyla diğer gergedanları uzaklaştırıyordu. Mewtoo mızrağını gergedanın yanına batırdı ve gergedanın etrafında dönmeye başladı. Mızrağın ucundaki zincirle gergedanı sarıyordu ve elindeki sivri pençeyle gergedanın gözünü çıkarıp zinciri bir taşa bağladı. Gergedan can çekişerek taşın etrafında dönmeye ve Witchcage üzerinden atmaya çalışıyordu. Mewtoo hemen sonra üstadı atına aldı ve uzaklaştı. Hepsini saniyeler içinde yapmıştı. Ateşdağı süvarileri olanları görememişlerdi bile.

          Mewtoo ve Shopper akıncılarla birlikte Karakapılardan geçmeye başladıklarında peşlerinde Ateşdağı süvarileri vardı. Ortad sayesinde Süvariler Ateşdağı askerlerinden ayrılmış Akmiğfere saldırıyorlardı. Akıncılar içeri geçince geri döndüler ve kenarda gizlenmiş mızrakçılarla birlikte gelmelerini beklediler. Ateşdağı süvarilerin hepsi tam Karakapılardan girdikleri zaman Karakapı yan duvarları büyük bir gürültüyle patladı. Yan  duvarlar süvarilerin kaçışını engellemek için arka tarafı kapattı." Patlayıcı ustaları yine iyi bir iş becermiş." diye mırıldandı, Hero ve emrini verdi "Saldırın" önce Akkuleden ok atışları geldi sonra akıncılar ve mızrakçılar saldırıya geçti. Sıkışan süvariler çıkış olmadığını gördüklerinde onlarda saldırıya geçti ve süvarilerin çoğu mızrakçıların hedefi oldu. Kaçanlar ise akıncıların ve Akkule okçularının ve atıcıların hedefi oldu. Büyük bir süvari birliği yok olmuştu. Hero, taşlar arasından çıkıp kaçanların peşlerine düşmemelerini söyledi. Tüm orduyu yine Akmiğfere çekerek, yine Akmiğferde karşılamak istiyordu.

             Witchcage yine sinirlendi ve tüm orduyu Akmiğfere gönderdi. Witchcage sinirlenince duygusu aklının önüne geçiyor ve fazla düşünmüyor sadece uyguluyordu. Bu Heronun istediği bir şeydi ama bunca savaşdan dolayı Akmiğfer çok yıpranmıştı ve hala yıpranıyordu.

                                                                                                Adnan KÖROĞLU

16 Mart 1983 Çarşamba

GÜÇ EFSANESİ ÜÇLEMESİ- AK MİĞFER 4

BÖLÜM 4
SÜVARİLERİN DOĞUŞU


               Ateşdağı askerleri yine Akmiğferin önündeydi ve yine Akmiğferin her tarafını kaplamışlardı. Hero, kafasını sallayarak " Bu sahneyi daha önce de gördük ve yendik" dedi yanındakilere. Mewtoo " Öldürüyoruz, öldürüyoruz yine de bitmiyor" diye devam etti." İstedikleri kadar gelsinler, istediğimiz gibi giderler." dedi Hero. Heronun bakışları tüm orduyu motive ediyor ve hırslandırıyordu. Tüm hazırlıklarını tamamlamıştı Hero. Akıncılar cesaretleriyle Heronun istediği zamanı kazandırmışlardı. Doğu fillerinin gelip yerlerini alması az önce tamamlanmıştı. Dalyadan gelen süvariler yerlerini almış Algrenin emrinde beklemedeydiler. Kuzgun ülkesinin her yerinden askerler gelmiş ve sayıları elli bini bulmuştu. Algren,  lejyonları süvarilerin olduğu gizli yere götürmüştü. 

            Ateşdağı askerleri hiçbir uyarıda bulunmadan Aslandibi Savaşından sağ kurtulan intihar askerlerini mancınıklara alıp fırlatmaya başladılar. "Demek çok sinirlenmişler, güzel... Sinir insanı kendinden geçirir." dedi, Hero. Askerlerin fırlattığı yerler büyük bir gürültüyle patlıyor, her taraf parçalanıyordu. Çok güçlülerdi. Akkule koruyucuları saklanmaya çalışıyordu fakat her bir intihar askeri büyük bir etki alanı yaratıyordu. Oysa Heronun  savaşı üstte değil alttaydı. Shopper, yukarıdaki herkesi içeri çekti ve yıkılan taşlarla uğraşmalarını söyledi. Hero daha önceden bunu farketmiş ve yanıcı olan malzemeleri mağara içine göndermişti. Hero emri ile akmiğfer ön surları bir anda yıkıldı ve içerden Ortad çıktı "saldırın" içerdeki filler bir anda ortaya çıkmış ve leşyiyicilerinin üstüne yürümeye başlamışlardı. Artık Heronun planı belli olmuş ve patlayıcı ustaları yine işlerini iyi yapmışlardı. 

            Güçlü filleri karşılarında gören leşyiyiciler ne yapacaklarını bilemiyor, etrafa doğru kaçışıyorlardı. Fillerin ön tarafındaki makasla leşyiyicileri biçiyor, üzerlerindeki okçular ise kaçanları avlıyordu. Güçlü filleri mızraklar bile durduramıyordu. Ateşdağı gergedanları Karakapılardan geçip fillere saldırmaya başladı. Filleri boynuzlarıyla yıkmaya çalışıyordu gergedan fakat fillerdeki okçular gergedanın gözlerine doğru ok atıyorlardı. Mewtoo onlara gergedanın zayıf yerinin gözü olduğundan ve Witchcagenin gergedanını nasıl yere serdiğini anlatmış olmalıydı. Doğu filleri ilerlemeyi sürdürürken Hero bütün gücünü kullanmaya karar verdi. Atının üstüne atladı ve "Algren" diye bağırarak ordunun başına geçti. askerlerine seslendi." Güçlü olun, hırslı olun, intikam olun, sel olun, Morina Denizine kadar durmayın, yakan asitli nehir olun, sayıları önemsemeyin, gücü önemseyin, bizi önemseyin, sürün atları, sürün hadi, özgür bir ruha sürün, Kuzgun Ülkesi ileri" Dalya süvarileri, lejyonlar, arabalı lejyonlar ve korumalarıyla birlikte Akmiğfer Dağından bir nehir gibi çıkmışlardı.

           Ateşdağı askerleri fillerle uğraşırken süvarilerden haberleri yoktu. Bir anda süvariler çıkmış kısa sürede Karakapılara varmış ve Karakapılar önündeki askerleri ezmişlerdi. Hero ve süvarileri Daiaguarda doğru askerleri sürüyorlardı. Birkaç uçanboynuzu avlamışlardı ama Witchcagee rastlamamışlardı." Nerde bu leş pisliği" diye mırıldandı Hero. Mighty Gorgon askerleri yolu tam yarılamıştı ki Heronun "Şimdi" sözü yankılandı. Süvariler üçe ayrılmıştı. Shopper, Ortadla beraber Set Tepesine yöneldi, Mewtoo Aslandibi harabesine yöneldi. Algren ise lejyonlarla birlikte kralın sancağını takip ederek Daiaguarda yöneldi. Süvariler her tarafı temizliyordu güçlü gergedanlar bile süvarilerin mızraklarına karşı koyamıyordu.

            Witchcage Daiaguardın girişinde görüldü ve Witchcagenin ana ordusu da arka tarafta. "İşte geldim" diye bağırdı Hero. Arka tarafa baktığında filleri ve uçanboynuzları görebiliyordu. Hero "Demek Doğu fillerinin bir kısmını da sen getirdin" diye mırıldandı. Fillere baktığında kendi fillerinden daha fazla zırhlanmış ve simsiyah olduklarını fark etti. Hero, ordusunu durdurmaya karar verdi ve" Mevzilere, mevzilere, bekleyin, beklemede kalın, durun" diye bağırdı. Hero, ordusunu topluyor arkadan gelen filleri bekliyordu. Ön tarafa zırhlı çift at arabalı lejyonarı getirdi. Yanlarındaki biçici makaslarıyla her şeyi keserlerdi. Üstelik okçuları Ziyananın en iyi okçularıydı. Doğu filleri arkadan geldiklerinde" Hani bütün halkınız benim yanımdaydı" diye hesap sordu. "Korsanlar yardım etmişlerdir" diye bir ses yankılandı. Evet Amniyus Korsanlarının yanında olan filleri duymuştu ama korsanlar Morina Taşlarındaki savaştan sonra kaçtıkları için Witchcage korsanlara karşı büyük bir öfke duyuyordu." Sanırım direk gelmeye çalışan filler Witchcagenin emrine girdiler" diye düşündü sonra ama bunun sırası şimdi değildi "Sonra araştırmak için kartal göndermeliyim" diye düşündü. Bütün ordu geldikten sonra hücum borusu ve davulları çalındı."Korumalar Witchcagee lejyonlar fillere,  Algren sağ kanada, diğerleri sol kanada saldırın.".

            Witchcage ordunun geldiğini görünce troyleri ön hata çıkardı. Arkadan okçulara emir verdi " Ateş". Çift at arabaları tam yaklaşırken tek sıraya geçtiler ve süvariler bir ok şeklini alarak Withchcagenin üstüne sürdüler atlarını. En ön safta da Kral Hero vardı. Algren, en uç taraftan geçerek leşyiyicilerin etrafını dolaşmaya çalışıyordu. Siyah filler, mighty gorgon askerlerini ezerken at arabaları fillere doğru ilerlemeye başladı. Siyah filler birer birer yere düşmeye başlamıştı. Güçlü zırhları, makaslar biçiyor, parçalıyordu. Fillerden ok atışları gelse de çift at arabası olan lejyonları okları daha etkili oluyordu. Diğer lejyonlar askerleri ezerken uçanboynuzlar kaçmaya başladı.

            Hero ve korumaları Witchcagein etrafını dolaşıyor, Witchcagei yalnız bırakıyordu. Witchcage elindeki orakı havaya kaldırarak "Hadi gelin, hadi" bağırdı ve elindeki orakla bir kaç koruyucuyu yere düşürdü. Hero atından indi ve hiç kimsenin atından inmemesini, karışmamasını söyledi. Witchcagele savaşmaya başladı " Ben Altına benzemem büyücü, artık benimsin. Senden Daiaguardın, Aslandibinin, Akmiğferdeki yıkıntıların bedelini almaya geldim."dedi. Hero, Altını düşündükçe daha da hırslanıyor, daha güçlü saldırıyordu. Bu saldırıları görünce kendi de nasıl yaptığına şaşırıyordu. Mewtoo ona neler yapması gerektiğini öğretmişti ama o Altının boşluğunu fark edince her şeyi unutmuştu ve onu hırsı kontrol ediyordu artık. Witchcage pelerinini çıkardı ve sallamaya başladı. Pelerin kılınçtan daha keskindi. Hero pelerini sallarken Witchcagein zorlandığını farketti ve son kez sallarken kolunu kesti ve ikinci darbede ise Witchcagein göğsüne kılıncını soktu. Witchage Ateşdağından yankılanan seslerle patladı ve açığa bir ejderha çıktı. Ejderha yanındakileri fırlatarak uçtu ve Ateşdağına doğru ilerledi. 

           Algren arkadan kuşatmış ve leşyiyicileri yenmişti. Kaçanlar Morina Denizinde boğuldu. Mewtoo Aslandibini -Altına söz verildiği gibi- almış. Shopper Set Tepesini alarak -Doğu fillerine görünmekten korktukları için- elfleri rahatlatmıştı.

           Heronun kılıncı "Ejder Katili" artık anılmaya başladı. Hero, Arathona, Altına ve daha kaybettiği bütün savaşçıları anmaya karar verdi Fakat Ejderha ölmemiş, Ateşdağından hala ateşler yükseliyordu. Ateşdağı Akmiğferi fetedemeyeceğini anlamıştı şimdi daha yüksekte Ziyanaya bakıyordu.

                                                                                                       Adnan KÖROĞLU