27 Aralık 2011 Salı

HAYATIN KURGUSU


           Hayat bir kurguysa bu kurgunun ana düşüncesi sadece yaşamak olabilir mi? Gösterişsizce, düzenlice, basitçe yaşamak... Mesela insan sadece yaşamak için mi yemek yer? ya da sadece hayatını devam ettirmek için mi para kazanır? Tabiki hayır. Yaşamını düzene sokanların daha üst hayatı istediklerimi görürüm hep. Doyumsuzluk budur işte.

           Düzenli hayat yaşayanlara baktığımda evden işe, işten eve ama hep bir sorunları var; çocukların sorunları, ailelerin sorunları, eşlerin sorunları.... En ufak bir düzensizlikten bile sorun çıkartırlar ve bunları büyütme çalışmaları taktire şayandır. Bazen problemsiz ne güzel bir hayatı olanlar, bazen de büyük ve orta boylu problemleri olanları ya problem oluştururlar ya da küçük problemleri büyütürler. Oysa o küçük problemler zaten yok olmaya yüz tutmuş problemlerdir. Bazen de, sorun çıkacak ya, başkalarının hayatından dahi sorun çıkartırlar. Bunun nedeninin gösteriş mi? kendilerine ve ya başkalarına gösteriş mi? diye sormuşumdur hep kendime. cevabını hayla tam olarak çözemedim ama galiba değil. galiba bunun nedeni hayatın kurgusu. Ana düşüncesi yaşamak olan hayatın kurgusu.

            Hayat bir yaşam dizisi gibi. Hani senaristlerin bitmemesi için elinden geleni yapan reyting rekortmeni diziler vardır ya hayat da böyle. Dizide olaylar bitmiştir ama dizi bitmemelidir. İşte sonra senaristler devreye girer. Bazen yeni olaylar o kadar şaçmadır ki karınca yuvasını doldurmayacak büyüklükte... Diziler devam edebilmesi için isminin dışana çıkar ya hayat da sürerken amacının dışına çıkar. Biz buna yeni amaçlar oluşturmak deriz ama eskisini çoktan unuturuz.

           Bu kurgu ya dizi gibi uzun olmasaydı tek soluklu bir film gibi kısa sürseydi. Hani bazı filmler vardır. Yaşanması gereken bir ton olay vardır ve hepsi bir saate sığdırılır. Ya öyle olsaydı. Acaba daha güzel mi olurdu hayat. Hep bir film bittikten sonra ne olduğunu merak etmişimdir. Son yazısı yazdıktan sonra her şey biter mi? Daha sonra hiç olay yaşanmaz zannederiz. Sanki filmdeki bütün karakterler ölmüş. Hayat da film gibi bütün olaylar yaşandıktan sonra insan ölüyorsa buna değer mi ki?

           Yavaş yavaş ilerleyen hayatta uzun bir ömür mü? Yoksa hızlı ilerleyen olaylı bir hayatta kısa bir ömür mü? Bu seçim asla yapılamaz bence. Çünkü yavaş ve düzenli bir hayatın sürerse bir anda hayat son bulabilir ya da olaylı  bir yaşam varken kısa değil de uzun devam eden bir ömür. Öyle bir hayatta yalnız, tek başına kalırsınız yaşamda. İşte bu yüzden anın kıymeti, yaşamın kıymeti bilinmeli. Bilinmemesine rağmen yine de bilinmeli.
                                                                                                               Adnan KÖROĞLU

1 yorum:

  1. Aza kanaat getirmek insan oğluna mahsus değil sanırım. Daha çok, daha çok istememiz bu yüzden belki de..Bu daha çoklar biriktikçe kabına sığmıyor, gösteriye çıkıveriyorlar. Yazın çok güzel.. Aynı şeyi senin içinde söyleyeceğim; Gösteriş konusunda birinciliğe aday bu yazın benim gözümde, ve ne derseniz deyin Seda'yla benim gösterişimizden daha iyi olamaz di mi ama?
    Şaka bir tarafa , daha çok, daha çok yaz e mi, bu kadarı yetmez, çok yaz..
    GNY

    YanıtlaSil